İSTANBUL ve KARAPOŞET

Haftasonu İstanbul’daydım, herzaman olduğu gibi o bitmez-tükenmez trafik insanı canından bezdiriyordu...


Dönüş yolculuğunda ise köprü trafiğine yakalandığımda iş işten geçmişti artık. Yapılacak birşey yoktu, sabredeceğiz ve bu çileyi dolduracağız diye kendi kendime telkinlerde bulunurken, İstanbul’dan ayrılmış olduğuma bir kez daha şükrediyordum.

Ben bu çileyi haftada 1 defa, oysa İstanbul’da yaşayanlar her an çekiyordu. Tüm bu düşüncelerle kendimi avutmaya çalışıyordum.

Neyse OGS ye 300-400 metre kalmıştı. Birden yanımda 125 cc lik bir motosiklet durdu, bu bir kurye motoruydu. Kurye motordan indi, arka sepetinden siyah bir poşet çıkardı.

O an gözgöze geldik.

Ne yapmaya çalıştığını anlamaz gözlerle kurye'yi takip ederken, siyah poşeti motorun plakasına bağlamaya başladı.

Şaşırdığımı görünce dayanamadı;

- Abi, bu adama ‘’adaletli’’ diye oy verdik ama elim kırılsın...

- N’oldu ki?

- Yaa abi kusura bakma ama 200 milyarlık jiplerle bu köprüden geçen de 4 milyon köprü ücreti veriyor, benimki gibi küçük bir motorla iş yapıp evine ekmek götürmeye çalışan da... Bu nasıl bir adalet ?

Bu arada siyah poşeti plakaya geçirmiş ve plaka görünmez olmuştu।

- Bi daha bu adam .... oy alır benden. Sabahtan akşama kadar 50 kiloluk motorun üstünde t.....larım donuyor, öte taraftan 6-7 metre uzunluğundaki 3 tonluk jiplerle aynı geçiş ücretini ödüyorum... Haksız mıyım abi? Ödemiyorum 4 milyonu işte...

Ve gitti.

Ne diyeceğimi şaşırdım.

Kuryenin yaptığı bir hırsızlık mı, yoksa kendi adaletini kutsal sayarken, bunun hesabını, eve götüreceği fazladan 1 ekmek olarak mı görüyor?

Bilmem, ama bildiğim bir şey varsa insanoğlu kendi adaletini ancak devletin adaleti yoksa oluşturduğu gerçeğidir.

Canım memleketimin canım insanı, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışıyor, bunu devletin yöneticilerinin görmesi gerek.

Mafyatik düzenler ancak devlet kurumlarının otoritesinin kullanma zaafiyeti göstermesi sonucu oluşur. Otorite hiçbir zaman kaybolmaz ancak farklı kurumlar-kişiler tarafından kullanılır. Ya devlet kullanır bu otoriteyi, ya da mafya. Buna da ancak devlet karar verir.

Gelişmiş toplumlarda bu otoriteyi kullanan devlettir.

Bu konuda Canım memleketimdeki en iyi örnek; gecekondular ve otoparklardır.

Büyük kentlerde, devlet kurumları (Kadastro Müdürlükleri) arazileri parsellemez ve sahip çıkmaz, daha sonra bir mahluk(!) çıkar oraya bir camii yapar ve sonrası malum yüzlerce-binlerce gecekondu.
Benzer senaryo otoparklar için de geçerlidir.


Bursa Trafik Polisi

Emniyet güçleriyle gönül bağı olan birisi olarak bu satırları yazmaktan dolayı hicap duyuyorum ancak son zamanlarda trafik polislerinin eskisi kadar özverili çalışmadığı görülüyor.

Sayım Müdürlerim, Sayın Amirlerim, Sayın Komiserlerim kısaca Sayın Polisim, lütfen trafikteki sıkışıklıkları önlemek üzere biraz gayret edin.

Sabah ve (özellikle) akşam saatlerinde sıkışan bölgelerde bulunan trafik polislerimiz görevlerini layıkıyla yapmıyorlar. Sıkışan trafiği çözmek için çaba sarfetmek yerine ekip araçlarının içinde oturmaları ve bu sıkışıklıklara kayıtsız kalmalarına çok defa şahit oluyorum.

Sizler bu ülkenin emniyetisiniz, bu ülke vatandaşlarına hizmet etmek için oralardasınız. Sizden hizmet beklemek bu vatandaşın hakkıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Endüstri 4.0 dan Toplum 5.0 a doğru hızlı entegrasyon

Panurge'ün Koyunları

Endüstri 4.0 ya da Atı alan Üsküdar ı geçiyor