UÇAMAYAN KAZ (otomobil)

Dünyada petrolü en pahalı kullanan ülkenin vatandaşı olarak otomobil alırken de ödediğimiz vergilerde rekorların bize ait olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Peki ne durumdayız? Tabii ki en yüksek otomobil vergileri bizde. Matrah üzerinden en az %56’lardan başlayan vergi oranlarıyla yine şampiyonuz. Tabii ki, hükümetler tescil ile kullanıma giren otomobillerden aldığı vergiyi mümkün olduğunca yüksek tutarak vergi gelirlerini arttırma çabasındalar. Maliye derslerinde hocalarımızın dediği gibi; ‘’Maliye, yakaladığın kazdan en fazla tüy yolma sanatıdır’’.
Şimdi kazların tüyleri hakkında bazı rakamlar verelim. Canım memleketim Türkiyemde, 2006 yılında toplam 670.000 adet araç satıldı (373.219 otomobil+244.633 hafif ticari araç+51.752 diğer araç). Sadece bu araçların ÖTV ve KDV’lerini hesaplarsak, yaklaşık 9.500.000.000 YTL civarında devletin kasasına nakit para girdi. Ayrıca aynı yıl içinde Karayollarının elde ettiği net kazanç (otoyollar ve köprü geçişleri) 485.000.000 YTL(*) dir. (Ayrıca akaryakıttan elde edilen gelirleri de hesaplamak zorundayız fakat kaçak yakıtın yasal yollarla ithal edilen yakıttan fazla olması sebebiyle gerçek rakamlara ulaşmak mümkün değildir).
Tahsil edilen bu paraların büyük kısımının (işin doğası gereği) bu araçların rahatça gezinebileceği, işlerini yapabileceği karayollarının geliştirilmesine, genişletilmesine ve rehabilitasyonuna harcanması gayet doğal bir düşünce yaklaşımı olsa gerek. Fakat, memleketimin toplam karayolları uzunluğuna baktığımızda, 63.220 km lik yolun 34.000 km lik kısımı devlet yolu kalan kısımı ise il yolu olarak geçer, toplam otoyol uzunluğu ise sadece 2.221 km dir. Kıyaslamak gerekirse (coğrafi yapı olarak canım memleketime benzeyen Fransa ile) bugünkü karayollarımızın toplam uzunluğu Fransa’nın 1/3 kadar bile değil. Türkiyem, bin km2 başına 495 km yola sahipken Japonya’da bin km2 başına 3.100 km yol, Fransa’da ise bin km2 başına 1.640 km yol var. Oysa bu ülkelere bakıldığında otomobil satışından alınan vergiler 20% ler seviyesinde iken, canım memleketimde en küçük motorlu otomobilin vergisi %56 seviyelerinden başlıyor. (en düşük motor hacmine sahip otomobiller için 37% ötv+18% kdv + ruhsat bandrol vs..).
Üstelik memleketimizde yolcu taşımacılığının %96% sı, yük taşımacılığının ise yaklaşık %91 lik kısımı da karayolları üzerinden yapılmaktadır. Bugün, canım memleketimin hükümeti otomobil satışlarından elde edilen ÖTV ve KDV yi sadece 1 yıllığına karayollarına verip de yeni otobanlar yapılmasına, alternatif ulaşım yollarının oluşturulmasına (özellikle yük taşımacılığında deniz ve demiryolları yapımına) olanak sağlasa yaklaşık 6.500 km lik otoban (1 km lik otoban yapım maliyeti yaklaşık 1.500.000 YTL) veya daha ucuza malolabilecek alternatif ulaşım çözümleri üretir, böylelikle yollardaki yıllık 6.000 kişilik can pazarının büyük bir kısımını yokolur.
Siz hiç trafik kazalarındaki raporlara bakmayın, trafik kazalarının büyük çoğunluğu yollardaki eksik ve yanlışlardan kaynaklandığını tüm sürücüler biliyor.
Tamamı olmasa bile, hiç değilse sektörden elde edilen, ÖTV ve köprü-otoban geçişlerinden elde edilen paraları karayollarına ve taşımacılığa aktarılsa mevcut yolların rehabilitasyonu ve yeniden düzenlemelerle dünya teknolojilerinin kullanımının sağlanması bile yeterli gelir.


(*) bu rakam nettir ayrıca belediyelere verilen 10% luk kısım düşülmüştür.
Kaynaklar:Karayolları Genel Müdürlüğü 2006 yılı istatistikleri
OSD 2006 yılı raporu
OYDER raporları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Endüstri 4.0 dan Toplum 5.0 a doğru hızlı entegrasyon

Panurge'ün Koyunları

Endüstri 4.0 ya da Atı alan Üsküdar ı geçiyor